everything
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
everything

her sey olabilir
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 bir misyonerin türkiye anıları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 09/08/08

bir misyonerin türkiye anıları Empty
MesajKonu: bir misyonerin türkiye anıları   bir misyonerin türkiye anıları Icon_minitimeC.tesi Ağus. 09, 2008 6:55 am

Bir Misyonerin Türkiye Anıları

8 Temmuz
İşte Türkiye'deyim; bölge sorumlusu Tommy arkadaşla havaalanından kalacağımız eve giderken hayli uyarıcı bilgiler aldım;
"Hemen başlama, biraz sağını solunu tanımalısın; Türkler acayip bir
millettir" filan diye bir şeyler söyledi, ama aldırış etmedim. Bir dakika bile zayi edilmemeli; görev kutsal, görev ağır.

9 Temmuz
Tommy'nin yanıldığı açık; bugün ilk tebliğimi yaptım bile.
Adam parkta öylece oturuyordu. Söylediğim her şeyi gülümseyip başıyla tasdik ederek saatlerce dinlerken ruhumun göklere değdiğini hissetmiştim. Bizi seyreden simitçi, sonradan o adamın sağır olduğunu söyleyince biraz moralim bozuldu ama olur öyle şeyler.

11 Temmuz / Üçüncü gün;
Tommy hâlâ "erken henüz" diye ısrar ediyor. Mânâsız bir ısrar bu; kurtulması gereken o kadar çok ruh var ki burada. Çorap almaya inmiştim semt pazarına. Nasıl oldu anlamadım ama eve dönerken artık benim altılı çelik tencere takımım vardı. Önemli değil, tencere gerekli bir araç nasıl olsa. Tencereci arkadaşa müjdeyi tebliğ ettim. "Ayıpsın abi, Hazreti İsâ' ya can fedâ." dedi, ben ağladım. Söz verdi, Pazar toplantılarına gelecek; hatta bana bir adres bile verdi. O adrese gidersem bir sürü insanı misyona katabilirmişim.

21 Temmuz
Tommy hâlâ "gitme, bak karışmam" diyor; işte bu aşırı ihtiyatkârlık yüzünden buralarda İsa'nın mesajı yeterince bilinmiyor zaten. Gittim; şehrin kenarında kalabalık bir mahallede bir apartmanın altıncı katına çıktım. içeride bir hayli erkek vardı; beni içeri aldılar, mobilyasız bir salona geçtik. Çay getirdiler; hatır sordular. Tam lâfa başlarken biri parmağıyla "sus" işareti yaptı. içeriden yaşlıca bir adam çıkıp salona gelince herkes gibi ben de ayağa kalktım. Sonra adam konuşmaya, bir nevi
vaaz vermeye başladı. Şöyle bir dinledim; eh fena şeyler değil. Toplantıdan sonra herkes birbirine sarıldı, yeniden çay ikram edildi. Burayı sevdim, yarın da geleceğim.



2 Ağustos
Yine aynı şeyler oldu; bir ara fırsat bulup salondaki arkadaşları misyona kazandırayım dedim. Tam "isa" demiştim ki, ihtiyar vaiz "isa dedin de aklıma geldi." deyip çok tatlı bir bahis açtı. Öyle güzel anlatıyor ki başladım ağlamaya. Zor teselli ettiler; sonra ortaya sofra geldi. Yemek yedik. Kuşbaşılı pilav nefisti; hele cacık!


12 Ağustos
Tommy beni tesbihle oynarken yakaladı. "Nereden buldun" diye sıkıştırıyor. "Dükkanın birinden aldım." dedim. Tesbih bana iyi geliyor, meditasyon yerine geçiyor. Bir tane de Tommy'e mi alsam?



6 Eylül
Bugün hep birlikte camiye gittik. "Bakayım" dedim burada neler yapıyorlar, nasıl ibadet ediyorlar. Mecit diye bir temiz yüzlü arkadaşım var cemaatten.

Bana abdest almayı öğretti caminin avlusunda. Tuvaletleri pek temiz değil
Ama abdest çok güzel bir olay. Fırsatını kolluyorum; bunların hepsini Protestan
Etmezsem bana da Mahmut demesinler!

16 Eylül
"Nereden çıktı bu Mahmut !" diye çıldırdı Tommy. "Kod adım." dedim. Anlamadı. Anlamaz tabii. Ben ne yaptığımı biliyorum. şimdilik sesimi çıkarmıyor,
toplantılara muntazaman devam ediyorum; ezan okununca "Hadi camiye gidelim
Mahmut" diyorlar, gidiyorum. "Neler okuyorsunuz fısır fısır ?" diye sordum.
Öğrettiler. Fatiha çok güzel bir sûre. Tommy'e de öğretmeliyim.


1 Ekim
Tommy beni evden atmaya kalkıştı dün. "Seni kandırıyorlar, Müslüman
yapacaklar enayi." diye çıkıştı. itiraz ettim, "Ben bunların iç yüzünü öğrenmeye çalışıyorum Pastör Tommy." dedim. "Sırlarını öğrendiğim an, bunları sürü halinde önüme katıp Sarayburnu' ndan denize sokup cümlesini birden çatır çatır vaftiz etmezsem bana da Mahmut demesinler." dedim. "Çık dışarı aptal." diye kovdu beni. Misyondan gelen aylığımı da kesti. Vermezse vermesin, cemaatteki arkadaşlar aralarında para toplayıp verdiler. Geceyi ucuz bir otelde geçirdim. Bugün Mecit'in evine taşınıyorum. Az
kaldı az. Dayan oğlum Mahmut!


6 Kasım
Mecit benim için istihareye yatmış; "Yeşil gördüm Mahmut." dedi, "Nurlar
içindeydin, hidâyet nasip oldu sana ne mutlu." dedi. Tabii aldırış etmiyorum, fakat hoşuma gitmedi de değil.

9 Kasım
Bugünlerde cemaate ingilizce dersleri vermeye başladım; sabah namazını

topluca edâ ettikten sonra kuşluk vaktine kadar ders veriyorum. Kuşlukla öğle arasında tefsir dersleri yapıyoruz. Beni artık iyice kendilerinden zannediyorlar.

21 Kasım
Yeni damat olduğum için dört günden beri günlük yazamadım. Mecit'in teyzesinin kızı Sabiha ile nikahlandık dün. Nikâhımızı Saadettin Hoca kıydı sağ olsun.
Sünnet dediğin ise sinek ısırığı gibi bir şey zaten, çabucak geçti. Bu sabah yolda Tommy ile karşılaştık. "Kiliseye yazdım, seni defterden sildiler." dedi. Güldüm, hâlâ o bayatlamış misyoner kafası işte. Benim din değiştirdiğimi sanıyor gerzek.

Halbuki ben...

28 Kasım
Ne kadar üzgünüm. Mecit, "Nasip değilmiş, seneye gidersin" diyor. Hac kayıtları kapanmışmış. istesem ecnebi pasaportumla Mısır üzerinden vize alır giderim, ama ben olayı içeriden, herkesle bütün mü'minlerle birlikte yaşamak istiyorum
oysaki.

19 Aralık
Sabiha ile teheccütten sonra Yaşar Hoca mevzusu geçti aramızda. Yav bu Yaşar Nuri Hoca iyi adam hoş adam fakat ne bileyim çok modern bir duruşu var gibi sanki; hani, "islâm'i en iyi ben bilirim" şeklinde bir dayılanma. Öğleden sonra yayıncımla sözlü anlaşma yaptık; ilk eserim iki ay sonra çıkıyor: "islâm'ın selefî boyutlarına dinamik bakışlar". Yayıncım, "fiyatı iki lira yaparsak üç yüz bin satarız." diyor.


"HAMD OLSUN
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://everything.wwooww.net
 
bir misyonerin türkiye anıları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
everything :: edebiyat :: güzel yazılar-
Buraya geçin: